10 Mayıs 2012 Perşembe

Fen Edebiyat Fakültelerinde formasyonların kalkması ve öğretmen atamaları çıkmazı


Şöyle bir düşünce mi var, yoksa bu sürekli yüzümüze vurulduğu için mi sadece bunu biliyoruz emin değilim ama, Türkiye’de eğitim fakültesinden mezun olmuş her eğitmen, her insan anında atanması gerektiğini düşünüyor gibi bir düşünce. Ya da devletin mezun olan herkesi atama zorunluluğu olması da denebilir.
Neresinden baksan komik bir düşünce bu, bir kere senin ülkende özel sektör var, hatta hükümetin özel sektörün yolunu açan bir politika izliyor. Yani devletin ihtiyacından çok, özel sektörün ihtiyacı var aslında eğitmene.
Ha devlette çalışmak istiyorum dersen, böyle bir şansın ver elbette, KPSS bunun için var. -Zaten bir sınavın varlığının sebebi budur, ihtiyaçtan daha fazla talep olması nedeniyle aradaki haksızlığı ortadan kaldırmak için sınav oluşturulur, aksi halde 100 bin mezun var iken, 100 bin atama olacaksa sınav yapmak için bir sebep varolmazdı.- Ama bir ihtiyaç kotası var ve bin kişilik bir atama olacaksa ve o sınava on bin kişi giriyorsa geri kalanların atanamıyor oluşu devletin problemi olmamalı. Çünkü halihazırda başka sektörlerde de istihdam imkanı mevcut. O bin kişiden olamayıp devleti suçlamak da bildiğin çocukça, hatta şundan farksız: Üniversite sınavına girip, ODTÜ’yü kazanamayan bir elemanın, yürüyüş yaparken kameralara, devletimiz neden bizi ODTü’ye sokmuyor, biz o kadar zorluklarla liseyi bitirmiş diplomamızı elimize almışız ama devlet bizim ODTÜ’ye girmemizi sağlayamıyor. Demek gibi bişey.
Bu konuda itirazımız özel sektörün şartlarının çok ağır olması olabilir ki bunun düzenlemesini ve denetlemesini de devlet yapar, işte devleti de bu konuda sorgulayabiliriz. Çünkü hepimizin çevresinde dershanede eğitmenlik yapan arkadaşlarımız, akrabalarımız vardır ve durum cidden vahim. Çalışma saatlerinin ağırlığı, verilen paranın azlığı, sigortanın çoğu zaman yapılmayışı. Hele yeni mezun filansanız, ilk 1 sene parasız çalışmanızı talep etmeleri filan tamamen korkunç şeyler. Bunun önüne de ancak devlet geçebilir, yasaları düzenleyip, denetleyerek. Ama bunun dışında eğitim fakültesinden mezun olacak bütün öğrencilerin sayısı kadar devletin kontenjan açmasını beklemek gülünç duruma düşmekten başka bir şey değildir.
Deyip bugünkü konuya geçiyorum, fen - edebiyat fakültelerinin formasyon hakkının kalkması kararına. Kesinlikle çok doğru karar. Elbette fen edebiyat fakültesiyle alakalı olan insanların tamamı bu yasaya karşıdır ama bu karar kesinlikle doğru. Karar doğru çünkü eğitim fakültesi zaten eğitmen kotasını fazlasıyla dolduruyor ve varlığını eğitmen çıkarmaya adamış iken, başka fakültelere böyle kıyaklar verilmesi, torpildir, eğitim fakültesindeki enayi konumuna sokmaktır, var olan bugdan yararlanmaktır, sıraya kaynamaktır filan. Ama şöyle de bir durum var, yasanın şimdi karara varması yanlış. Yani yasa çıkar ama 4 yıl sonrası için yürürlüğe girer aksi halde halihazırda o bölümde devam eden bütün insanlara haksızlık edilmiş olur. Çünkü o bölümlerde okuyan insanlar devlet bana böyle bir hak da vermiş diyerek geldiler oraya, bu hakkı verdikten sonra alamazsın. 4 yıl sonra yürürlüğe koyarsın ki, bu seneden itibaren o fakülteyi seçecek olanlar böyle bir durumun varlığı bilerek tercih edecek ya da etmeyeceklerdir. Olması gereken budur.
Bunun haricinde birkaç fen edebiyat fakültesinde eğitmenlik yapan profesör, doçent açıklamaları okudum da, ben bu kadar komik açıklama görmedim. Hepsi bir ağız olmuş diyorlar ki formasyon kalkarsa kimse bu bölümleri tercih etmez filan. Yani diyor ki bu fakülte varlığını buna borçlu. Bak kardeşim, en basitini anlatayım, madem o bölüme gelen herkes eğitmen olmak için oraya gidiyor, o halde eğitim fakültesinin varlığının sebebi nedir? Bunun haricinde fen edebiyat fakültesine 100 puan diceksek, eğitim fakültesine minimum 150 puanla giriliyorken, o 150 puan ve üstünü çekenlerin alayını enayi konumuna sokmak senin profesörlüğüne yakışıyor mu? Senin demen gereken şudur kardeşim, ‘karar doğrudur ama şöyle bir itirazımız olabilir, fen edebiyat fakültelerinin elinden bugüne kadar verdiğiniz hakkı -ki bu hak büyük bir istihdam alanı sağlıyordu bize- alıyorsunuz. O halde bu kadar öğrenciyi nerede istihdam edeceğiz, bize bununla ilgili bilgilendirin’ diyebilirdin. Bunun dışında eğitim fakültesinde okuyanların oluşturduğu sıranın arasına kendi öğrencilerini sokmaya çalışmak, uyanıklık, torpil vb. gibi kötü kelimelerle açıklanabilir ancak.
Eyyolamam bu kadar.

0 yorum:

Yorum Gönder