10 Mayıs 2012 Perşembe

Twitter üzerine


‘Twitter* hesabın varsa, neden bir kitabın da olmasın?’ diye bir kampanya var herhalde. Gaste kuponu misali 10 bin takipçiyi toplayan ‘artık kitap yazmaya başlasam iyi olur…’ kafasına giriyor anında.
Mevzu vahim, 20 RT alan insan bizzat “Ben 20 RTlik adamım akıllı ol!” diyip, altını tokatlarken, üstündekilere de el pençe divan duruyor. 
Para niceliktir, takipçi sayısı, retweet sayısı vs. gibi. Ve basımevleri, reklam şirketleri ticari kurumlardır, kayda değer veri her zaman niceliktir bu nedenle.
Twitter’da takipçi sayısını 140 karaktere bir şeyler sığdırarak çoğaltırsın temelde, yani kendi ürününü pazarlamaya çalışırsın, ne olduğu önemli değil 140 karakterden fazla olmadığı sürece her ürün bu pazarda tezgaha koyulabilir. Temel mantık bu gibidir.
Ve takipçi sayısı çok olan bir profile doğal olarak ürününü pazarlayabilen biri olarak görmek makuldür. Yani bir reklam şirketinin yada basımevinin bu profille ilgilenmesi de anormal bir durum olarak algılanmaz.
Zurnanın zart dediği yer de burada işte.
Nicelik senin malı götürmeni sağlar ama, nitelik nasıl götürdüğünü açıklar.
Senin niteliğin, seni gösterir. Ve ben Twitter profilinin niceliği sayesinde malı götürmüş -ya da götürdüğü sanılan- insanların bu kadar niteliksiz olması karşısında -çok değil- üzülüyorum.
Mevzuyu getirmeye çalıştığım nokta “çok salak tiplerr yeaaaaaa…” filan değil, üj beji dışında gayet zeki insanlar, kafası çalışan tipler.
Benim üzüldüğüm nokta şu, bu insanların tamamı -ya da çok büyük bir bölümü- var olan medyaya, var olan sanata, var olan düzene, var olan yani içinde bulunmadıkları her şeyi iyi-KÖTÜ eleştirerek arttırdılar o niceliklerini ve ulaştıkları yer, aldıkları sonuç ve hevesle ağızları sulana sulana bekledikleri ödül, o küfür ettikleri, aşağıladıkları, nefretle andıkları medyanın, sanatın, düzenin içinde olmak. Tek dertleri, en büyük amaçları bu, aşağıladıkları insanların yerinde olmak istiyorlarmış meğerse, üstelik onlar gibi davranarak. Onları yerinden ederek değil de, onların yanında yer alarak. Onlara kendi düşündüklerini söyleyerek değil de, onların düşüncelerini benimseyerek. Bir şeyleri değiştirmek gibi zor bir yol seçmek yerine, bir şeyin yanında yer alıp kolayı seçerek…
İşte ben buna üzülüyorum. Ama çok değil. 
* Twitter’ı bir kalıp olarak kullandım. Esasen özgür platform dediğimiz, internetin bütün yolları, ürünleri için geçerli.

0 yorum:

Yorum Gönder