22 Eylül 2012 Cumartesi

Balyoz Davası Üzerine Düşününce...

Batı cephesinde değişen bir şey yok.

İkibinlere, hatta belki yarım yamalak da olsa doksanlara kadar -iktidar olmasa bile- Chp -ya da Kemalist- bir otorite vardı Türkiye'de. Bu otoritenin tek derdi, 'irtica' idi. Sosyalizm ya da Komünizm üzerine çok büyük gevezelikler yapılsa bile, bunlar -onların deyimiyle- tehlike değildi, bana kalırsa romantiklerdi. Asıl mevzu hep irtica ile mücadele idi.

Kısaca dindarların anasını siktiler senelerce -çok seksist ve ataerkilim-. Sindirdiler, mahkum ettiler, yok saydılar, zulmettiler. 

Anasına yapılanları unutmayanlar da haliyle, fırsatını da bulunca ananın yanına bacıyı da koyup işe koyuldular.

Bu yazdıklarımın hepsi bilenen, olağan, sıradan şeylerdi.

Demek istediğim şu, zulmeden de zulme uğrayan da hep idealleri, inançları uğruna, yani her şeyin aslında daha iyi olabileceğine düşünerek yaptı, yaptıklarını.

Sanırım doğru düşünüyorum; aslında hiçbir şeyin daha iyi olamayacağını düşünmeye başladığınız zaman, zulmün gereksizliği ve saçmalığı karşısında kalakalıyorsunuz. 

Bugün 15-20 yıl hapis yiyen onlarca insan, Türkiye'yi daha iyi bir haline getirmek için yaşıyorlardı, onlara o cezaları yedirenler de öyle.