2 Haziran 2012 Cumartesi

Yemin ediyorum her gün daha fazla korkuyorum. Korkuyorum amınakoyim.

Bilimde şöyle bir durum vardır; 50 yılını işine verip geliştirdiğin teoriyi, 20 yaşında bir öğrenci yeni bir teoriyle sikip atabilir. Ve başta sen olmak üzere, kimse ne diyon lan bebe? diyemez, demez. Çünkü ortada bir doğru, bir gerçek, bir kabul varsa, vardır. Kimin söylediğinin, nasıl söylediğinin bir önemi yoktur. Bilim bu sayede, ilerler, gelişir. Her zaman akla uygundur, çünkü aklın yoludur.

Geçmişte insanın yaptığı ilginç hadiseler, yazarak ya da sayarak bitemeyecek kadar fazladır. Mesela, Hitler ve Yahudi Soykırımı hadisesine dönüp baktığınız zaman, sadece saçma dersiniz; işten eve, evden işe giden; evli barklı bir adam sırf Yahudi diye ölmeyi hak eder mi? diye düşünürsün. Doğru açıklama getirirsiniz şimdi, oysa o dönemi bizzat yaşayanlar, böyle demiyorlardı. Böyle düşünseler de demiyorlardı, çünkü ortada güçlü bir lider vardı ve onun karşısında duramazdınız, ancak kabul ederdiniz, hatta biraz akıllıysanız onu desteklerdiniz, birazdan fazla akıllıysanız ülkeyi terk ederdiniz, birazdan fazladan da fazla, çok akıllıysanız bunun bedelini öder ve ölürdünüz.

Tayyip Erdoğan, güçlü bir lider. Konuşuyor, söylüyor, bir şeyler yapıyor; çok yanlış şeyler yapıyor - söylüyor... Ve etrafta ölmeyi göze alacak akıllı insanlar yok, etrafta sadece onun söylediklerini destekleyen kan emiciler var. Medya yazıyor, ekonominin güçlendiğini yazıyor, Türkiye'nin artık çok güçlü olduğunu, Ortadoğu'nun en güçlü devleti konumuna geldiğinden bahsediyor; Hitler de öyleydi, çok güçlüydü; Çin hala öyle, çok güçlü...

Ortada sadece kan emiciler var, en zekilerimiz en fazla ülkeyi terk etmeyi düşünüyor, bedel ödemek isteyenimiz yok.

Korkuyorum. Yemin ederim korkuyorum amınakoyim.

Peki ilk paragrafı neden yazdım?

Bilmem, belki de bari bir kaç şeyi Allah'ınıza sormayı bırakıp, aklınızla sonuca varın diyedir... Esasen keşke soracak bir Allah'ınız olsa, Allah adına konuşanlara Allah'tan daha çok kulluk ettiğinizi umarım Allah'ınız görüyordur.

1 Haziran 2012 Cuma

Babası belli olmayan, orospu çocukları ve paşa torunu, leydi çocukları için bir yazı


'Baban kimdi bilemezdin şerefsiz!'

İnsanlar bunu çok önemsiyor, ceddini, tarihini, ne yapıp ettiğini, çok önemsiyor ve en çok bununla övünüyor, geçmişi bu kadar parlak olmayan biri de ömür boyu bu gölge altında eziliyor, ezilmesi bekleniyor, ezilmesi isteniyor.

Açıkçası nefret ediyorum bu durumdan. Ne babasının, ne annesinin kim olacağına kişi kendi karar veremez, bu nedenle olası bir övünç sebebi ya da utanç hissiyatı varsa bunların ikisi de hak edilmiş olamaz. Hele gündeme bakılırsa artık tecavüzün meyvesi çocuklara da devletimiz bakıcak ise, o doğan çocuğun nasıl bir geçmişe sahip olup, kafasını ömür boyu kumdan kaldıramayacağını da bir düşünün...

Babam dünyanın en orospu çocuğu insanı olabilir, ben annemin vesilesiyle orospu çocuğu olabilirim.
Babam bir paşa torunu, tarihin andığı bir lider olabilir, annemse seçkin bir ailenin kızı... olabilir.

Bu ikisinin de benim hayatıma doğrudan ya da dolaylı etkileri olacak, ister istemez. Ama kendime baktığım zaman, kendimde ailemin gölgesi olsun istemem. Bir fert olarak, ben Asaf Vodvil'im demek isterim, ben Vodvil'lerin çocuğuyum demek istemem, benim babam kim sen biliyor musun? demek istemem, bizim ailemiz şöyledir böyledir demek istemem; ve bu şekilde yaşayan insanlardan hep tiksinirim, ezik bulurum. Çünkü kendisinde bir inşaya gidemeyip, sürekli arkasındakine güvenerek bu güçle yaşayan bir parazit ancak, başkasının kötü geçmişine burnunu sokmak isteyecektir, ancak bir ezik senin baban şöyle, senin ailen böyle diye küçülecektir.

Bu yazım babası belli olmayan, orospu çocuklarına ve paşa torunu, leydi çocuklarına aynı anda gelsin.

İkiniz de aynı oranda bir hiçsiniz, arkanızdaki güç ve arkanızdaki güçsüzlük sizin hayatınızı etkileyecek, elbette etkileyecek ama, her şey olup bittiğinde ortaya çıkacak sonuç sadece sizi tanımlayacak; ya bir birey olacaksınız ya da ....