14 Aralık 2013 Cumartesi

Tayyip Erdoğan'cılık...

geçen hafta anama söven adam, bu hafta gelip anama selam söyleyip, ellerinden öpüyorsa; bu adam düzeldi mi lan acaba demem, ne çıkarı var lan bu şerefsizin derim. düzelişler vahiyle, ışığı görmekle, çarpılmakla olmaz çünkü, bilirim. eğitimle, disiplinle olur, hiçbiriyle olmazsa zamanla olur; bunun dışındaki davranış değişikliklerine kısaca çakallık deyip geçebiliriz.

bu kısa önbilgiden sonra, ne desem diyeyim akp'yi çakallıktan kurtaramam. zaten politika bunun üzerine kurulmuştur, machiavelli bu yüzden büyük bir siyasetçidir filan.

roboski'yi, reyhanlı'yı, gezi'yi, rojova'yı ... ... ... görmeyen bir partinin, mısır'ı ve suriye'yi görmesini elbette vicdanla, insanlıkla, şerefle açıklayamam; çıkarla, çakallıkla, politikayla açıklarım. ve dediğim gibi buna çok kızmam da, politika dediğimiz şey biraz da budur çünkü. yurt dışındaki politikacılardan çok sık istifa haberleri duyup; türkiye'de eşine rastlamayışımızın sebebi de budur. politikanın meşruiyeti, insanların vicdanının, insanlığının, şerefinin önüne geçmeyen yerlerde duyulur bu istifalar sadece, mevzu bu kadar basit esasen.

akp çığırtkanlarının cümleleri şunlar artık,
'gezi de ortalığı yakanlar, mısır'daki insanlık suçuna nasıl sessiz kalıyor!'
'rojova'yı görenler, suriye'deki çocuk katliamlarını nasıl görmüyor!'
başka cümleleri yok, ağızlarından başka şey çıkmıyor hiçbirinin. bu cümleler şunu gösteriyor esasen, onlar da gezi ve rojova'da bir zulüm olduğunun farkındalar ve ses çıkarmadıklarını biliyorlar. yani biz orospu çocukluğunu yaptık ama, bakıyoruz da sizin de bizden aşağı kalır yanınız yok, siz de bizim gibi orospu çocuğusunuz demeye çalışıyorlar...

hayır kardeşim değiliz, vicdanımız, insanlığımız, şerefimiz şükür ki, tayyip erdoğan sağduyusuna göre harekete geçmiyor. tayyip erdoğan sisi'ye hak verseydi, hepimiz biliyoruz ki, bu medya, gezi'de davrandığı gibi davranır, mısır'daki direnişçilerin kahire belediye otobüsünü nasıl da yaktığını, askere nasıl da molotof attığını yayınlar dururdu. ortada rabia işaretini cesurca yapanlar da gene aynı medya tarafından linç edilirdi elbette. ortada insana yapılan zulüm, şiddet, katliam varsa zaten, vicdanlı bir insanın ağzından iki katliamı karşılaştırma fikri çıkmaz, ikisine de sahip çıkar. bütün katliamların, zulümlerin karşısında duracak sağduyumuz var şükürler olsun.

ben bir gezici, ben bir rojovacı, ben bir mısır direnişçisi, ben bir sisi düşmanı değil, insanım. ve ancak bu sayede aynı zamanda hepsi için de var olabilirim. siz de akpliliğinizi, geziciliğinizi, atatürkçülüğünüzü ya da müslümanlığınızı bir köşeye bırakıp, insan olmaya bakın. çünkü o'cu, bu'cu ola ola, insan olmayı unuttunuz amk.


(bu yazı 22 ağustos 2013 tarihinde yazılmış.)

0 yorum:

Yorum Gönder